GİZLİLİK VE İKİYÜZLÜLÜK
Uzmanlar, cinsel yaşamın şekillenmesinde ve cinsel eğitimde kadın ve erkek için benimsenen rollerin, çocuk ve genç cinselliğine bakış, bakirelik, din ve geleneklerin etkisinin, cinsel ahlak, hızlı kentleşme ve toplumsal gelişmelerin gençlerin değerlerinde büyük altüst oluşları yarattığını belirtiyorlar.
Okullarda cinsel eğitimin olmaması öğretmen-öğrenci ilişkilerinde varolan tabuları güçlendiriyor ve öğretmenleri yasakçılığa, gençleri gizliliğe yöneltiyor.
KİŞİLİK GELİŞİYOR
Cinsel eğitimin faydaları şöyle sıralanıyor:
Kendi cinsel gelişiminin, gelişimin sürecinin bir parçası olduğunu anlar
Kadın ve erkek cinselliğine gerçekçi yaklaşır
Başkasının görüş ve davranışına saygılı olur
Olumlu bir kişilik geliştirir ve ilişkiler kurar
Cinsellikle ilgili suçluluk, korku, endişe gibi olumsuz duygulardan kurtulur ve cinsel yaşama ilişkin sorumluluk duygusunu geliştirir
İstenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuz sonuçlardan korunur
ZAMANINDA EĞİTİM
Uzmanlar cinsel eğitimin zamanında ve uygun yöntemlerle kazanılmamasının bireydeki etkilerini şöyle sıralıyor:
Olumlu cinsel kişiliğin gelişmesini, kişinin kendisini sevmesini engeller, çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasını güçleştirir, cinsiyet ayrımcılığını körükleyerek, kişiye kendini yabancılaştırır
Cinsler arasında iletişim bozuklukları, toplumsal kutuplaşmaları artırır, cinsler arasındaki şiddeti kışkırtır
Sağlıklı cinsellik yaşayamamak, psikolojik sorunlara yol açar. Sosyal ve toplumsal rahatsızlıklar yaratır
Doğurganlığını düzenleyememek, kadın nüfusta hastalıklara, sakatlıklara, anne ve bebek ölümlerine, istenmeyen gebeliklere neden olur.
Tabu, erkek-kadın farketmiyor. Oran, her iki cins için aynı.
Buna karşılık cinsel konuları aileleriyle ‘‘rahatlıkla’’ konuşan gençlerde oran erkekler lehinde artış gösteriyor: Yüzde 19.5.
Cinsel konuları aileleriyle rahatlıkla konuşan kadınların oranı ise yüzde 18'de kalıyor.
Okullarında cinselliğin ‘‘c’’sinin konuşulmadığı bir ülkede, ailenin bu konudaki önemi daha da artıyor. Anne-babaların, cinselliği bir tabu olarak görmemesi, çocuklarını doğru bilgilendirmesi gerekiyor.
Peki, bu konuda dünya ne yapıyor?
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklılığı, bu alanda da görülüyor.
Gelişmiş ülkelerde İrlanda dışında tüm Batı ve Kuzey Afrika ülkelerinde, zorunlu olmasa da cinsellik eğitimi okulda veriliyor.
ABD'de cinsel eğitim ve programları, eyalet yönetimlerinin kararlarına bırakılmış durumda.
Danimarka, 1971'de okullarda cinsel eğitimi zorunlu kılan yasayı kabul etti.
Bu ülkede cinsellik eğitimi üç bölümde uygulanıyor.
Birinci bölümde (1-4. sınıflar) kadın erkek arasındaki farkları, üreme, gebelik, doğum, aile planlaması, ailenin büyüklüğü ve buluğa girme konularında bilgi veriliyor.
İkinci Bölümde ise, (5-7. sınıflar) cinsel organlar, hormonlar, genetik, cinsel içgüdü, döllenme, doğum kontrolü, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve pornografi hakkında bilgi veriliyor ve tartışılıyor.
Üçüncü Bölümde ise, (8-10. sınıflar) bütün konularda tartışılarak, etik, ahlak, sosyal ve aile ilgili sorunlar ele alınıyor.
Fransa'da ana baba okulunun 'Cinsellik ve Eğitim Üzerinde Araştırma ve İnceleme Grubu' adı altında kurduğu hizmet birimi bütün okul dönemleri boyunca istekler doğrultusunda toplanıyor. Her kesime açık tutulan ve 2 yıl süren 'Cinsellik ve Eğitim Semineri' düzenleniyor.
Gençlerin toplam yüzde 60'ı, cinsel konuları aileleriyle ‘‘dolaylı veya dolaysız’’ konuşmaya başlamışsa, önemli bir mesafe alınmış demektir.
Cinsellik eğitimi, aileler için tabu olmaktan çıkıyor.
Ve bu olgu, artık eğitim sistemimiz için de tabu olmaktan çıkmalı.
Anne ben nereden geldim?
Hazırlanan kitaptan bölümler
KLİTORİS
Kadın cinsel organının üst bölümünde, küçük dudakların bittiği yerde bulunur. Cinsel ilişki sırasında sertleşir ve duyarlılığı sağlar.
PENİS
İdrarın ve erkek tohum hücrelerinin dışarı boşalımını sağlar.
PENİSTE SERTLEŞME VE BOŞALMA
Sertleşen penis yukarı kalkar. Sertleşmediği zaman aşağı doğru durur. Ergenliğe yeni giren erkeklerde zaman zaman gece boşalması olur.
MASTÜRBASYON
Mastürbasyon bireyin cinsel doyumunu kendi başına sağlamasıdır. Yaşamın her döneminde doğal bir eylemdir. Mastürbasyon cinsel yaşamın bir parçası olduğundan, çok özel bir yaşantı olup başkalarının önünde yapılmamalıdır.
Bir tabu yıkılıyor
Prof. Dr. Cengiz Güleç (Psikiyatrist)
Çağdaşlaşma adına yararlı
Öncelikle bunun adı cinsel eğitim değil, ergenlik eğitimi. Ben bu girişimi, ergenlik çağı sorunlarıyla ilgilenen bir ruh hekimi olarak çok destekliyorum.
Müfredatı henüz görmedim, programın içeriğini bilmiyorum. Eğitimi verecek kişilerin ne kadar eğitildiğini bilmediğimden ihtiyatla konuşmak gerekir. Ancak ülkemizde ergenlik çağına gelen gençlerin ciddi psiko-sosyal ve psiko-seksüel kimlik sorunları yaşadıkları da bir gerçektir. 13-14'te başlayıp 22-24 yaşa kadar uzayabilen adolesans diliminde, biyolojik gelişme ve olgunlaşma, yani cinsel (genital) gelişmenin erişkin insanlardaki işlevlere ulaşması, ciddi ruhsal ve sosyal uyum açısından sorunlar yaratabiliyor. Dolayısıyla bu cinsel olgunlaşmaya ilişkin doğru ve sağlıklı bilgilerin aktarılması, bir cinsel eğitimden çok kişilik eğitimidir. Tabii bu okullarda sağlanamaz tek başına. Burada ailelere ve toplumsal diğer kurumlara muhakkak ki çok iş düşüyor.
Mustafa Ruhi Şirin (Çocuk Vakfı Başkanı)
Bilgiyi kim verecek?
Çocuğun kendini tanıması, yeteneklerini keşfetmesi gelişme ve büyüme evrelerine göre yapılmadıkça çocukluğun kozası yanlış örülür. Çocuk soru sormaya başladığı evrede biçimlenmeye başlar. Cinsiyet bilgileri çocuğun en az bildiği, buna karşılık en çarpıcı sorularından oluşur. Bu sorular başladığında, çocuğun bilgilendirilmesi de mutlu bir çocukluk için zorunludur. Bu soruları sormayan çocuğun erken uyandırılması ise çocuğun psikolojisinde kırılmalara neden olabilir. Cinsiyet bilgilerinin kim tarafından ve hangi ortamlarda verileceği de önemlidir. Genel bilgiler toplu verilebilir ancak çocuğun biricikliği ve incinebilirliğine dikkat edilerek bu eğitimin verilmesi gerekir. İlk defa yapılacak bu uygulamanın düzeyi, yönetim ve uzmanların birikimi bilinmeden yorumlar yapılıyor. Bence yapılacak ilk uygulamadan sonra çocukların ne düşündüğü önem taşımalı.
İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey
Kadro uzmanlardan oluştu
Milli Eğitim 1994'ten beri bu proje üzerinde çalışıyordu. Bu çalışmada çeşitli üniversitelerin Ana-Çocuk Bilim Dalı, Çocuk Gelişimi, Psikoloji bölümlerinde danışman hocalar yer aldı. Kitabı da onlar hazırladı zaten. Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı ve müsteşar yardımcısı bu projeye destek verdiler. Sağlık Dairesi Başkanı İsmail Karataş çalışmayı koordine etti. Ardından seçilen 22 formatör öğretmen 1 hafta süreyle konu üzerinde uzmanlar tarafından eğitildiler. Bu öğretmenlerin çoğu Sağlık Eğitim Fakültesi ya da Yüksek Hemşirelik Okulu'ndan. Şimdi bu öğretmenler en fazla 100 kişilik en az 40 kişilik gruplar halindeki çocuklarımıza bir kereye mahsus, 45 dakikalık bir eğitim verecekler. Çocuklar için bir önbilgilenme olacak bu. Amacımız çocukların, sokaklarda gizli müfredat dediğimiz, cahil insanlardan öğrendiği şeylerin önüne geçip, doğruların öğretilmesi. Bu 45 dakikalık eğitimden sonra bir anket yapılacak ve faydaları, zararları saptanacak. Bu anketten sonra da esas eğitim başlayacak. Şimdilik pilot il İstanbul. Bu arada ailelere de mektuplar yazıldı.
“Ergenlik dönemi değişim projesi”
Okullarımıza yeni bir ders kondu. Bakalım, ne zaman kaldırılacak? Bir kere dersin adı gariptir. Şimdiye kadar okullarımızda en uzun ders adı “Sosyal Bilgiler” idi. Onu bile fazla uzun bulan öğrenciler “sosyal” olarak kısaltıverirler. “Sosyalden ödevim var” denir. Hiçbir öğrenci “Ergenlik
Dönemi Değişim Projesi dersine gidiyorum” demeyecektir. Belki “Ergenliğe gidiyorum” gibi garip bir kısaltma yapacaktır. “Cinselliğe gidiyorum” diyenler de çıkar mı bilmem.
Sonra uzunluğu bir yana, ne demektir bu? “Ergenlik dönemi değişim projesi”, Devlet Plânlama Teşkilatı’nın kalkınma raporu gibi bir şey...
Duyduğum kadarıyla bir defaya mahsus, bir saatlik bir ders imiş. Bir defalık derste öğrencilere ne verilir? Verilenler işe yarar mı? Ve en önemlisi ne verilecektir?
Bu projeyi hazırlayan eğitimcilerin ne gibi araştırmalar yaptıklarını, hangi ülkelerin sistemlerini, müfredatlarını incelediklerini bilmiyorum; ben Amerika’daki uygulamadan bahis açacağım.
Amerika’da ortaokullardan itibaren “Health” adı altında bir ders verilir. Yani “Sağlık.” Bir karne dönemi devam eder. Karne dönemi dediğim sömestr değildir; buradaki okullarda her sömestrde iki karne alınır, dolayısıyla bir ders yılında dört karne alınır. Bir karne dönemi 45 ders günüdür.
Öğrenciler 45 günlük dönem boyunca, her gün diğer derslerin yanısıra sağlık dersi görürler, imtihan olurlar, karnelerinde sağlık notu da yer alır. Sağlık dersi, beden eğitimi dersinin bir parçası sayılır ve 45 gün boyunca beden eğitiminin yerine geçer. Ortaokulda üç yıl, lisede ise iki yıl (liseler dört yıldır), birer karne dönemi, her gün bu ders vardır.
Sağlık dersinin başlayacağı karne dönemi gelmeden önce okul idaresi evlerimize bir mektup gönderir. Kısaca şöyle demektedir: “Önümüzdeki aydan itibaren çocuğunuz sağlık dersi görmeye başlayacaktır. Bu dersin müfredatı içinde ‘aile hayatı’ başlığı altında okutulacak olan konuların tamamının veya birkısmının sizin ahlâkî ve dinî inançlarınıza aykırı olduğunu düşünüyorsanız lütfen ekteki kâğıdı doldurup geri yollayınız; çocuğunuz sağlık dersinin o bölümünden muaf tutulacaktır.” Zarfın içinde aile hayatı ünitesinde işlenecek konuların dökümü de verilmiştir. Bakarsınız, çocuğunuzun bu konuların tamamını veya birkısmını okumasını istemezseniz okula bildirirsiniz, çocuğunuz o konulardan sorumlu olmayacaktır, o ünitelerde sınıftan çıkacaktır. Peki nedir, okul idaresinin “ahlâkî ve dinî değerlerinize aykırı ise....” diye not gönderdiği konular. İşte, onikinci
sınıf, yani lise son sınıf öğrencileri için şunlar: Kadın ve erkek anatomisi, üreme organları, üreme organları hastalıkları, ergenlik çağı, evlilik, hamilelik, doğum, doğum kontrolü, kısırlık, AIDS, sarkıntılık çeşitleri...
Tekrar edeyim, bu program lise son sınıf öğrencilerine aittir.
Sağlık dersinin müfredatı hakkında biraz daha fikir verebilmek için, ortaokul ve lisede okutulan konuların başlıklarına -karışık olarak- bakmaya devam edelim: Ruh sağlığı, vücut sağlığı, sakatlıklar, davranışları kontrol, vücudumuzdaki organlar, organların görevi, vücut dili, alkolün vücuda zararları, alkole hayır demek, alkolün yol açtığı hastalıklar, alkolün sebep olduğu kötü olaylar, sigara, sigaranın vücuda verdiği hasar, uyuşturucu maddeler, uyuşturucuya hayır demek, kumar, boşanma, ev içi şiddet, evlât edinme, çocuk sahibi olma, çocuk büyütme, yaşlılık, ölüm, cenaze...
Ortaokuldaki sağlık dersinde en geniş zamanın sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler konularına ayrıldığını da not edeyim.
Bu dersin ayrı kitabı yoktur. Öğretmen her dersin konusunu teksir olarak sınıfa dağıtır...
Ben diyorum ki, böyle bir defalık, olağanüstü hal vaziyeti gibi bir ders vereceğimize, “sağlık” gibi makul bir isim altında yukarıda sıraladığım konulara benzer konulardan meydana gelen her gün değilse de haftada bir defa, bir sömestrlik bir program hazırlasaydık, daha faydalı olmaz mıydı?
Memleketimizin şartlarına en uygun kararı verecek olanlar elbette bizim eğitimcilerimizdir. Amerikalılar sağlık dersi okutuyormuş da... Aileden izin isteniyormuş da... Müfredat böyle böyleymiş de... Amerika’nın zaten ne kadar geri kafalı bir ülke olduğu meydanda. Cahit Külebi’nin dediği gibi:
Biz biliriz bizim işlerimizi,
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Benimki de hariçten gazel okumak...
Kızımız ilişkimizi gördü
Ben 40 yaşlarında, 2 çocuk babası, mutlu bir aile hayatı olan bir erkeğim. Ancak bundan bir süre önce yaşadığım bir olay beni çok etkiledi. Hala aklımdan çıkmıyor ve ne yapacağımı bilemiyorum. Çünkü bir sabah erken saatlerde eşimle odamızda çırılçıplak ilişki halindeyken birden odamıza giren 15 yaşındaki kızım bizi bu durumda gördü. Hemen odadan kaçtı. O günden sonra kızımın bana karşı davranışları değişti. Ben de kızıma karşı utanç içindeyim. Sanki bir suç işlemiş gibi hissediyorum kendimi. Bu durumda ne yapabilirim?
Sevgili okurum, kızınız 15 yaşında olduğuna göre belirli bir olgunluğa erişmiş olmalı. En azından bebekleri leyleklerin getirdiğine inandırıldığı o dönemi gerilerde bırakmıştır. Artık dünyaya nasıl geldiğini biliyordur elbette. Bu nedenle bir şok yaşadığını zannetmiyorum. Yine de bu hoş olmayan bir olay. İnsanların cinsel yaşamı yemek, içmek, uyumak kadar doğal bir fizyolojik gereksinmedir. Ama bu dört duvar arasında eşler arasında geçmesi gereken olaya birilerinin şahit olmaması gerekir. Hele bu insanın kendi kızıysa. Çocuklar da anne ve babalarının beraberliğini düşünmek istemezler. Bu yüzden tedirginliğini çok iyi anlıyorum. Ama suçluluk duymamalısın. Çünkü kızınızın da odanıza girmeden önce kapıya vurması gerekirdi. En iyisi annesinin onu karşısına alıp biraz da cinsellikle ilgili bilgi vermek üzere konuşması. Kızınız ilerdeki cinsel yaşamının sağlığı açısından bu konuları annesiyle konuşabilmeli zaten.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder